6 Şubat'ta Türkiye'nin güneydoğusunu etkileyen Richter ölçeğine göre 7,8 ve 7,5 büyüklüğündeki yıkıcı depremler, insanların zihinlerinde derin yaralar açtı ve depremzedeler arasında büyük korku yaydı. 51.000'den fazla kişi hayatını kaybetti, 210.000 bina yıkıldı. Depremler ve takip eden artçı sarsıntılar sonucu 890.000 bina ağır veya orta düzeyde hasar gördü.
Hatay’ın Antakya ilçesine bağlı Sofular Mahallesinin Muhtarı Ali Bey, “İlk günler karanlık günlerdi. Gerçekten insanlarımız perişandı ve açtı. Soğuktu... Durum vahimdi. Kimse ne yapacağını bilmiyordu. Akrabalarımız, komşularımız, oğullarımız, kızlarımız neredeydi? Hiç kimse bilmiyordu” diyerek deneyimini aktarıyor.
"Depremlerden sonra kendimize gelmekte zorlandık. Aslında hala artçı sarsıntılarla mücadele ediyoruz. Odamızda bile tek başımıza kalamıyoruz. Birbirimize destek olmak için birçok kişiyle beraber kalıyoruz" diyor meşhur Nemrut Dağı’na ev sahipliği yapan ancak depremlerden sonra harabeye dönmüş bir şehir olan Adıyaman'da yaşayan özel ihtiyaç sahibi Birgül. Birgül'ün teyzesi Sevda ise, "Her şey gibi insanlar da hem maddi hem de duygusal olarak yıkıldı" yorumunu ekliyor.
Sınır Tanımayan Doktorlar’ın desteklediği ekipler, depremlerin ilk günü müdahalesine başladı
Birgül ve Sevda, depremlerden doğrudan etkilenen yaklaşık 9,1 milyon kişiden sadece ikisi. 5,2 milyon kişi hala insani yardıma ihtiyaç duymakta. Yardımların ilk aşaması tamamlansa da, özellikle ruh sağlığı ve psikososyal destek, su ve sanitasyon hizmetleri, hijyen ve diğer gıda dışı malzemelerin temini gibi daha uzun vadeli ihtiyaçların karşılanması gerekmekte. Depremden sağ kurtulan ve Hatay'da yaşayan Muhammad, "Çocuklar için okul ve eğitim, deterjanlar, hijyen için su, ek banyolar ve su tankları. İhtiyacımız olan bunlar” sözleriyle durumu özetliyor.
Sınır Tanımayan Doktorlar/Médecins Sans Frontières (MSF), ilk günden itibaren Türk sivil toplum kuruluşlarına finansal ve teknik destek olarak, depremzedelerin ruh sağlığı ve psikososyal destek ihtiyaçlarına yanıt verirken Nisan ayı sonuna kadar depremlerden etkilenen nüfus için 61 su tankı, 312 tuvalet, 160 duşun teminini ve kurulumunu gerçekleştirdi. Bunun yanı sıra 2,5 milyon metreküpten fazla içme suyu, 96,6 ton meyve ve sebze, 390 500 öğün yemek, 53,1 ton odun, 38 154 hijyen seti, 321 çadır, 31 konteyner ve diğer malzemeleri ihtiyaç sahipleriyle buluşturdu.
Dünyanın en büyük kayısı bahçelerine ev sahipliği yapan Malatya'nın Polat köyünde evi çöken bir başka depremzede Selahattin de şunları ekliyor: "Kendiniz de gördünüz, insanların hayatlarının ne kadar zor olduğunu, hayatta kalma mücadelesinin ne kadar zor olduğunu. Psikolojik desteğinizle insanlara yaşama tutunmalarında yardımcı oldunuz. Ayrıca çok ihtiyaç duyduğumuz hijyen malzemelerini de halkımıza getirdiniz."
Son verilere göre, üç milyon kişi evlerinden tahliye edildi ve afet bölgesinde dile getirilen ihtiyaçlar hep aynı. Depremlerden en çok etkilenen illerden biri olan Kahramanmaraş'ın Kumçatı köyünden Selahettin de “Yemek konusunda çok zorluk çekmiyoruz, ancak konteyner, duş ve tuvalet eksikliği var" diyor.
Odamızda bile tek başımıza kalamıyoruz. Birbirimize destek olmak için birçok kişiyle beraber kalıyoruzBirgül, Adıyaman'dan afetzade
Su ve sanitasyondan hastane bağışlarına: STK'lara destek veren Sınır Tanımayan Doktorlar’ın etkisi
Sınır Tanımayan Doktorlar’ın desteklediği STK ekipleri, Hatay şehir merkezinin çevresinde, düzensiz kamp yerleşimlerinde ve hasarlı evlerine yakın yerlerde barınan insanların ihtiyaçlarına zaman kaybetmeden yanıt veren ilk ekipler arasında yer aldı.
"Başlangıçta kamplara girmek, tuvalet ve duşları kurmak ve su, kanalizasyon bağlantılarını yapmak en büyük sorundu. Çünkü o esnada tedarik zinciri de bir darbe almıştı. Oysa halk sağlığı açısından ilk günlerde su ve sanitasyon altyapısını kurmak büyük önem taşır. Su yoluyla bulaşan çok sayıda hastalık olduğunu düşünecek olursanız bunun önüne geçmenin en kolay yolu, uygun bir sistem kurmaktan geçer” diyor Sınır Tanımayan Doktorlar tarafından finansal ve teknik destek sağlanan yerel STK Yardım Konvoyu'na teknik destek veren Su ve Sanitasyon Uzmanı Wayne Chang.
Ailesiyle birlikte çadırda yaşayan Hatay sakini Ferdi, akut ve uzun vadeli ihtiyaçları gözler önüne seren deneyimini şöyle aktarıyor: “Akrabalarımızın evinde duş almaktan utanıyoruz. Bilirsiniz, bizi bir, iki, üç gün ağırlarlar ve dördüncü gün 'lütfen artık evimize gelmeyin, başka bir yere gidin' derler. Şu anda en büyük sorunlardan biri işte bu."
Kahramanmaraş Üniversite Hastanesi’ne röntgen cihazı bağışlanmasının yanı sıra, MSF tarafından desteklenen Türk STK'ları – diğer yardım kuruluşlarıyla birlikte – deprem öncesinde en son teknolojik donanıma sahip olan ancak şimdi hasarlı durumda olduğundan hizmetlerini avluda kurulan bir sahra hastanesine taşımak zorunda kalan Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesine de su pompası ve su tankları bağışladı.
Kendisi de bir depremzede olan, ilk müdahale gönüllülerinden tıp teknisyeni Selami, "Depremlerden sonraki ilk 72 saatte tuvalet ve su kaynağı bulunmadığından, bu temel ihtiyaçları karşılamak için alternatif yollar bulmak zorunda kaldık. Ancak bağışlanan mavi su tankları geldikten sonra durum önemli ölçüde iyileşti [...] ve tuvalet ve banyo ihtiyaçlarını daha rahat bir şekilde karşılayabildik" diyerek deneyimini aktarıyor.
"NEFES" merkezleri: Herkese rahatlatıcı bir nefes
"Meryem'in akrabaları enkaz altından kurtarıldı, daha sonra ameliyatların yapıldığı Adana'ya sevk edildiler. Bir buçuk ay sonra başka bir ameliyat geçirdiler. Şimdi, gördüğünüz gibi, bir çadırda yaşıyorlar. Klima, buzdolabı ve elektrikleri yok. Burası çok sıcak. Durum çok kötü" diyerek halini özetliyor Meryem'e bakan Hataylı Muna.
4 Mayıs itibarıyla, 650 bin hane - yaklaşık 2,6 milyon kişi – hala çadırlarda yaşarken, 157 binden fazla kişi 85 500 konteynerde konaklamakta.
Sınır Tanımayan Doktorlar, aynı bağlamda, Adıyaman, Malatya ve Kahramanmaraş'ta üç psikososyal ve yaşam merkezi olan "NEFES"i kurmak ve inşa etmek için yerel STK'lara teknik ve finansal destekte bulundu. Sınır Tanımayan Doktorlar Acil Durum Koordinatörü Marcus Bachmann " özellikle kadınlar ve kız çocukları olmak üzere herkese açık olan bu merkezler, merkezi konuşlandırılmış 'güvenli alanlar' olarak hizmet vermekte. Burada sadece psikososyal destek sağlanmakla kalınmıyor, aynı zamanda çocuklar için etkinlikler düzenleniyor. Çamaşır makineleri kullanıma açık, duş imkânı da sunuluyor. Ayrıca, yeni doğan bebekleri olan annelerin huzur içinde emzirebilmeleri için de ayrı odalar bulunuyor" diyor.
“Nefes” kelimesi bu merkezlerin sunduğu hizmetleri çok iyi bir şekilde tanımlıyor: depremin sonuçlarına göğüs gererken derin bir "nefes" alabilme fırsatı.
Sınır Tanımayan Doktorlar tarafından desteklenen yerel STK "İmece İnisiyatifi"nde görevli Proje Koordinatörü Hanen Çiftdoğan, Adıyaman'daki "NEFES" psikososyal ve yaşam merkezinin rolünü, “çadırlarda ve konteynerlerde barınan kişi sayısı göz önüne alındığında, depremzedelerin kendini rahat hissedebileceği, psikososyal destek ve diğer hizmetlere erişebileceği sıcak ve güvenli bir yere ihtiyaç vardı. Psikolog ve psikiyatristlerin bireysel seanslar da yapabildiği bir alan oluşturduk" sözleriyle açıklıyor.
"Tabii ki, [hala] psikolojik yardıma ihtiyacımız var. Canlar kaybettik. Aile üyeleri, tanıdıklar. Çok büyük bir olay yaşadık ve bu nedenle insanlar eski yaşamlarına dönmek istiyor. En azından ben, kendim için bunu istiyorum" diyerek sonlandırıyor konuşmasını Adıyaman sakini Sevda.
Sınır Tanımayan Doktorlar’ın Türkiye'deki tüm yardım faaliyetleri, İmece İnisiyatifi, Yardım Konvoyu, Maya Vakfı ve diğer yerel kuruluşlar ile yapılan finansal ve teknik destek işbirliği çerçevesinde gerçekleşmektedir. Depremlerin erken aşamasından itibaren, MSF’in desteklediği bu STK'lar Adıyaman, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis ve Malatya illerinde etkilenen nüfusa ihtiyaç duydukları yardımı ulaştırmak amacıyla aktif olarak çalışmaktadır.